Psikolojide Mutlak Duyum Eşiği Nedir? Ne Değildir? Nasıldır?
Mutlak duyum eşiği değerleri çevresel koşulların en uygun olduğu durumlarda sağlıklı bir organizma için verilen değerlerdir. Vücudumuz çevre koşullarına en iyi şekilde uyum sağlar. Çevrede çok şiddetli uyarılma durumuna ilişkin unsurlar varsa duyu organları daha az hassas konuma geçerler. Örneğin güneşli ve parlak bir günde gözbebekleri küçülerek çevredeki ışığı daha az alacak şekilde küçülür. Çok sessiz bir kütüphane ortamında insanların seslerini duymak kolaydır. Düşük seviyede bir ses bile sizi rahatsız edebilir. Eğer duyu organları çevreye olan uyum sürecinde duyarlılık seviyesini ayarlayamasaydı yüksek sesin olduğu bir konserde aynı duyarlılıktaki duyu organları büyük oranda zarar görebilirdi. Öte yandan sabah çokça sıktığımız parfümün kokusu belirli bir süre sonra kokusunu kaybetmiş gibi gelebilir. İlk giydiğimizde derimizde dokunma duyusunu uyaran kıyafetler gün içerisinde artık duyu olarak hissedilmez olurlar. Burnumuza gelen güzel bir yemek kokusu bizi lokantadan içeriye yönlendirir ama bir süre sonra bu kokuyu duymaz oluruz fakat aynı koku yoldan geçenler için cazibesini halen korumaktadır.
Duyusal uyum olarak adlandırılan bu süreçte uyancının şiddetinin değişmediği durumlarda uyarılan duyu organı duyarlılığını yitirmektedir. Bu noktada duyusal eşik de yükseldiğinden aynı şiddetteki uyarıcıya tepki verilmez duruma gelinir. Duyusal uyum aslında hayatımızı kolaylaştıran bir durumdur. Çünkü gün içerisinde maruz kaldığımız tüm uyarımlar aynı şekilde hissedilmeye devam etseydi diğer işlerimizi yapabilme ve farklı uyaranlar tarafından uyarılma durumum oluşması mümkün olamazdı. Farklı olarak duyusal uyum ağrı için geçerli değildir. Çünkü ağrı vücutta sorunlu olan bir duruma işaret etmektedir ve şiddeti hep aynı kalsa da duyusal uyum yapma durumu söz konusu olmamaktadır.
Uyancıdaki farklılığı anlama adına gerçekleşecek en düşük uyarıcı değişikliğine “Fark Eşiği” adı verilmektedir. Mutlak eşik değerlerinde olduğu üzere fark eşiği de çevresel koşullar öncesinde ve takip eden diger duyumlann şiddetine bağlı olarak kişiden kişiye farklılık gösterebilmektedir. Örneğin; 5 kglık bir ağırlığa 1 kg eklendiğinde aradaki ayrım daha kolay anlaşılırken, 50 kglık ağırlığa eklenen 1 kglık ağırlık diğeri kadar çok fark edilmeyecek, kişi tarafından daha az hissedilecektir. 100 kglık bir ağırlığa eklenen 1 kglık ağırlık belki de hiç hissedilmeyecektir. Bu noktada asıl uyananın büyüklüğü ya da şiddeti fark eşiğinin de değişmesine neden olacaktır. Uyarıcının büyüklüğü konusunda farklılaşan bir fark yaratmak için o ölçüde büyük bir değişiklik gerekmektedir.
KAYNAK