Forumları Okundu Yap |
14-05-04, 18:03 | #1 |
Beyler 2 haftadir hic gülemiyorum, aglayamiyorum, uyayamiyorum, yemek yiyemiyorum canim hic bisey istemiyo, Hersey cok bosh geliyo hic bisey yokmush gibi dünyada etrafa sap sap bakiyorum bunlar gercekmi diye bide cok korkuyorum dünyadan falan herseyden hic bisey hissetemiyorum bombosh bi insanim sanki dayanamiyorum ya buraya yazarken bile bosh geliyor bu yaptiklarim, yazdiklarim anlamadim gitti Beyler umutsuz vakamiyim yoksa hepsi gecermi veya basina böyle bi olay gelen varmi?? Yardim edin Allah A$kina...
|
|
14-05-04, 19:36 | #2 |
Dostum çok canını sıkma , bunlar gecici şeyler.Aslında bu düşüncelerinin kaynakladığı şey hiçbir şeyinin olmaması...Yani senin hiç bir şeyin yok!!! "Çare"-"siz" 'sin , yani sensin...Çareyi kendinde ara... Farklı şeyler yap.Hayatın rutinliğinden uzaklaştır kendini. Dün ne yapıyorsan bugün aynı şeyi yapma!!! Çok canın sıkılıyorsa buradan kendinden bahset , bir muhabbet ortamı oluşturalım!!! Ama yine söylüyorum bunların tamamı senden kaynaklanıyor.Ve care de sensin!!!
Üniversite zamanlarımda benimde hiçbirşeyden zevk almadığım zamanlar olmuştu. Yaptığım hiçbir şeyden zevk almıyordum.Sonra bunun o kadar büyütülecek bir şey olmadığını gördüm.Yani biz insanlar zor durumda olunca veya kendini yanlız hissettiğimizde birilerinin yardımını , desteğini bekliyoruz hep. Alışmışsak buna bırakmamız zordur. Kendimizi zor durumda ve yanlız hissedettiğimizde hep kolaya kaçmayı öğrenmişiz ya , birilerinin desteği olmadığı zamanda sanki büyük bir boşluktaymışız gibi geliyor bize. Sonra korkular başlıyor.Bilmediğimiz ve tanımlayamadığımız korkular... İçimizdeki boşluk bizi alıp götürüyor uzaklara boşluklara. Aslında biz burdayız beden olarak fakat kafamız beynimiz başka yerlerde... Öyle oluyor ki belli bir zaman sonra ağaçta asılı duran ipi yılan zannediyoruz... Cesaretlenipte ağacın yanına giderek o ipin yılan olmadığını bakamıyoruz. Aslında baksak bütün o bulutlar gidicek gözümüzün önünden , berraklaşacak bir çok şey... Sana tavsiyem kendini rahat bırak...Biraz dinlen...Herşeyi de kafana takma... Saygılar... |
|
14-05-04, 20:10 | #3 |
bir psikoLğa gitmeni öneririm..
|
|
14-05-04, 20:15 | #4 |
abi sen aşık olmuşsun
|
|
14-05-04, 22:28 | #5 |
Evet psikolog iyi olabilir.Hatta bence çok güvenilir bir hocaya görünsen daha iyi olur.
|
|
14-05-04, 23:37 | #6 |
piskolog dan önce bir şeylerle uğaş sen zanedersem depresyon geçiriyorsun tedbirini al yanlız kalma
|
|
14-05-04, 23:46 | #7 |
yalnızsın...ıyı bı dosta fılan ıhtıyacın yok ama bı kız arkadasın olsa hayatın renklenır....ozellıkler spor yap yuruyus yap muzık dınle....fıtness a gıt... bole seyler ıste tv cok ızleme...aklıma gelenler bunnar..
|
|
15-05-04, 02:41 | #8 | |
Alıntı:
o kadar net ifade etmişsin ki... özellikle baştaki "iki hafta" senin depresyonda olduğunun göstergesi... peki nedir depresyon? Depresyon bir psikiyatrik hastalık ya da durum olarak tanımlanabilir. Temel belirtileri, kişinin kendini boşlukta, çökmüş ya da üzgün hissetmesi yanısıra günlük yaşam etkinliklerine ve diğer alanlara karşı isteksizlik, ilgisizlik duyması, bunlardan zevk alamamasıdır. Bu belirtilerin 2 haftadan uzun sürmesi hastalık kabul edilmesi ve tedavi edilmesi gerektiğini gösterir. Depresyonda bunların yanısıra değersizlik, işe yaramazlık ve suçluluk düşünceleri, karar vermede güçlük, dikkatini toparlayamama, zihin dağınıklığı, unutkanlık, uyku, iştah düzensizlikleri, yorgunluk, bitkinlik, enerji azlığı, bedende ağrılar, uyuşmalar ya da değişik bedensel algılamalarda görülebilir. Bu belirtiler günlük hayatta sıkça görülmez mi? Bu görünümü ile depresyon günlük hayatta sıkça karşılaşılan hayal kırıklıkları, karamsarlık, kendine güvende düşmelerle karışabilir. Depresyonun bu yaşamsal olgulardan farlılığı kişinin ''düştüğü çukurdan bir türlü çıkamaması'' olarak tanımlanabilir. Zaten depresyon tanısı yukarıdaki belirtilerin iki haftadan uzun sürmesi halinde konulmaktadır. Depresyonun tanınmasının önemi nedir? Toplumda çoğu kez depresyondaki kişi bu konuda deneyimi olmayan kişiler ya da yakınları tarafından yanlış algılanmakta, durumun ciddiyeti tam anlaşılamıyabilmektedir. Bunun sonucu olarak depresyondaki kişiler çevrelerinden yeterince yardım, ilgi, anlayış göremiyebilirler. Çoğu kez depresyondaki kişiye ''rahatla, bunlardan kurtul'', ''gez, toz, tatile çık, kendine gelirsin'' gibi öneri ya da eleştiriler yapılır. Depresyondaki kişi ise çektiği sıkıntıların yanısıra anlaşılamama, rahatsızlığını, sıkıntısını aşırı abartıyor gibi görünme gibi güç durumlar yaşar. Depresyonun türleri nedir? Depresyon belirtileri ağırlığına göre çeşitli ciddiyet derecelerinde karşımıza çıkar. Yukarıdaki belirtilerin yüksek oranda yaşandığı, acı ve hüznün derinleştiği melankolik depresyonlarda tabloya ölüm ve intihar düşünceleri eklenir. Hayatın giderek anlamsızlaşması ve hissedilen ızdıraplar koşulları tahammül edilmez hale getirebilir. Bu tür ağır ve iyileşmesi güç depresyonlar yarattığı çaresizlik duyguları nedeniyle ''psikiyatrinin kanseri'' olarak adlandırılırlar. Yine bu ağır depresyonlar kişinin realiteyle ilişkisini bozar hezeyan ve halusünasyonlara yol açabilir. Bunların içeriği depresyonla ilişkili olarak suçluluk, kötülük görme, hiçlik konularındadır. Örn: Tüm kötülüklerden sorumlu olduğunu düşünme, beyninin ya da bedenin çürüdüğü şeklinde hezeyanlar ya da suçlayıcı sesler duyması şeklinde halusünasyonlar olabilir. Bir diğer depresyon türü de maskeli depresyondur. Bunda tipik depresyon belirtileri olmayabilir. Huy değişikliği, çevreyle sıkça çatışmalar, huzursuzluk, ilişkilerde bozulma, başarıda düşme, alkol kullanma eğilimi gibi kolay tanımlanamayan belirtiler vardır. Bunların dışında birçok depresyon türleri de vardır. Depresyonun sıklığı nedir? İnsanların hayatlarının bir döneminde depresif belirti gösterme olasılığı % 20' dir. Depresyon sıklığı kadınlarda erkeklerin iki katıdır. Yaş grubu olarak farklılık göstermez. Her yaşta görülebilir. Depresyonun nedenleri nelerdir? Depresyonun oluşmasında kalıtsal, toplumsal, psikolojik ve biyolojik etmenlerin birlikte rol aldığı düşünülmektedir. Ciddi depresyon geçirmiş anne-babaların çocuklarının depresyon geçirme olasılığı biraz daha yüksektir.Depresyon sırasında beyinde biyokimyasal değişimler olmaktadır. Nörotransmitter adı verilen serotonin, noradrenalin vb. maddelerin yoğunluklarındaki değişimler ve bazı hormonal değişimler ortaya çıkmaktadır. Bu değişimlerin kalıcı olmadığı bilinmekle birlikte bunların sebep-sonuç ilişkileri tam olarak aydınlatılamamıştır. Çocukluk döneminde yaşanan bazı deneyimler örneğin anne ya da babanın kaybı, uzun süre ayrı kalma, yetişkinlik döneminde eş ve evlilik ile ilgili problemler, destek verici bir sosyal çevreden yoksun olma, ekonomik ya da işle ilgili sorunlar, geçimsizlik vb. yaşam olaylarının da depresyonla ilgisi birçok araştırmacı tarafından gösterilmiştir. Tedavisi nasıl? Depresyon büyük oranda tedavi edilebilir bir hastalıktır. İki tedavi yöntemi vardır. İlaç ve psikoterapi. Depresyonun alevli olduğu dönemlerde ilaç tedavisi gereklidir. Terapi depresyonun gerilediği dönemlerde, hastalığın hasarlarını onarma ve depresyondan korumayı hedefleyici olarak uygulanır. İlaç kullanımı uzun süreli ve uygun dozlarda olmalıdır. Bir ruh hekiminin kontrolünde verilmesi gereklidir. Depresyon Konusunda Bazı Öneriler: - Depresyonun bir hastalık olduğunu kabul edin ve bir psikiyatristen yardım isteyin. - Her insanın hayatının belli bir döneminde depresyon geçirebileceğini düşünün. - Depresyonun bir zayıflık ve güçsüzlük belirtisi olmadığını düşünün. - Çok önemli kararları hemen vermemeye çalışın. - İnsanlardan uzak kalmamaya çalışın. - Televizyondaki şiddet ve korku filmlerini izlememeye çalışın. Hobilerinize yönelik ya da komedi programlarını izlemeye çalışın. - İsteksizlik düşüncelerine rağmen, küçük de olsa faaliyetlerde bulunun (elişi, yemek, tamirat vb.). |
||
15-05-04, 03:09 | #9 |
terrapond olaya son noktayi koymussun ben uc yildir depresyon tedavisi goruyorum .ilac almayi terapiestim ve ben konusarak bu hafta bioraktik.bir sure ilacsiz devam edecegiz.tedavi uzun ve pahali oluyor.ama hayati tadini cikararak yasamak her turlu masrafa deger.ssk karsiliyorsa mutlaka bir psikiyatriste git.
|
|
15-05-04, 03:20 | #10 | |
Alıntı:
ilacını mutlaka en az 6 ay kullan! mümkünse 1 yıl.... daha erken bırakırsan, hastalığının tekrarlama riski yüksek! Geçmiş olsun! |
||
15-05-04, 04:59 | #11 |
bende bir dönem geçirmiştim depresyon ilaç tedavisi gördüm ve çok şükür geçti..
-------------------------------------------------------------------------------- terrapond açıklamaları için teşekürler |
|
15-05-04, 12:24 | #12 |
terrapond usta cok sagolda gecer diimi bu zamanla bideben duygularimi nasil geri kazanacagim hicbisey hissetemiyorum...
|
|
15-05-04, 15:21 | #13 |
biraz yaya olarak gez dolaş,
içki iç, sarhoşluk yap, küfür et. gerekirse karakola düş, rezil ol!.. ayıkınca kendini daha iyi hissedeceksin! |
|
15-05-04, 20:26 | #14 |
Aynı şeyleri ben de askerden geldikten sonra yaşadım.Ve işin kötüsü depresyon da olduğumu bile bilmeden...Hiçbir tedavi uygulanmadı....hep geçmesini bekledim...Ama bu yolla tam bir yıl çektim...Tam bir yıl...En iyi yol tabii ki tedaviden kaçmamak,kendiliğinden geçmesini beklememek,en kısa sürede tedaviye başlamak...
|
|
15-05-04, 20:46 | #15 |
MagicBox'a katılıyorum. Bende askerden geldikten sonra deprosyona girdim. Ve hala sürüyo. Demek ki bir yılı tamamlamak lazımmış.Çoğu bitti azı kaldı desenize :-))
Askerden döndüğümde her şey fazlasıyla normaldi. Yaklaşık üç hafta sonra 5 yıl önceki sevgilim aklıma geldi bir anda. Askerlikte dahil o kadar süre hiç aklıma gelmeyen biri birden bire karşımdaydı. Ondan sonra ilişkilerim olmasına karşın niye o bilmiyorum.(Hatta askerdeyken ayrıldığım sevgilimle arkadaşça da olsa hala görüşüyorum.) Sanki yeni ayrılmıştım. Beni bekliyordu 5 yıl önceki haliyle. Çaresizdim. İntiharı bile düşünmeye başlamıştım. Sonra hafifledi bu acı. Zaman zaman yokluyor yine. Ama o günkü kadar değil.En son bir iki hafta önce tekrar doruklara ulaştı.Bende bir arkadaşımla nehir kenarına gidip iki bira (İçkiyi asla ağzına koyan biri değilim.Ama o akşam içmem gerektiğine inandım.Garip) içtim.Birazda ağladım. Sonra cafenin birinde tavla attık.Galip bendim.:-)) Sabah olduğunda acayip rahatlamıştım. Hala öyleyim. Ama sevme duygusunu hala yakalayamadım. :-((( |
|
15-05-04, 20:48 | #16 | |
Alıntı:
|
||
15-05-04, 20:56 | #17 |
referans olarak;skassas nickli arkadaşın yazdılarını okuduysanız işe yaradığını anlayacaksınız?
|
|
15-05-04, 20:59 | #18 | |
Alıntı:
|
||
15-05-04, 21:02 | #19 |
istisna olma ihtimali yüksek. bunun en iyi yöntemi piskoloğa gidilmeli vede mutlaka uğraş içinde olmalı..
|
|
15-05-04, 22:17 | #20 |
Yanlış anlamayın.İçki tabiki çözüm değil. Ben sadece yaşadıklarımı ve askerliğin böyle bir getirisi olabileceği üzerine yazdım. Daha öncede buna benzer bir muhabetle karşılaşmıştım. Hala atabilmiş değilim. Şu aralar biraz rahatım o kadar.Eskisi kadar takmıyorum ama bu seferde herkesle kavga etmeye başladım. En son olarak dün ailemle ettim. :-(((
Bencede bu durumun profosyonelce çözülmesi gerekli. Yoksa sonucu benim gibi olacak.... Mesajı son düzenleyen skassas ( 15-05-04 - 22:22 ) |
|
Kapalı Konu |
Konu Araçları | |
|
|