Cevapla
 
Konu Araçları
Eski 01-08-06, 06:57 #1
aslan278 aslan278 çevrimdışı
Varsayılan Allah Rasulüne(SAV) Musibetler Karşısında Allah-üTeala'dan Gelen Yardımlar

Ebû Leheb, Resûl-i Kibriyâya eziyet ve hakaret etmekte yalnız kalmak istemiyordu. Birgün, oğlu Uteybe'ye, ona işkence etsin diye emir verdi. Uteybe, Peygamberimizin yanına vardı. O sırada Efendimiz Necm Sûresini okuyordu. Bunu duyan Uteybe,
"Necmin Rabbına andolsun ki, ben senin peygamberliğini inkâr ediyorum" dedi ve küstahça Kâinatın Efendisine doğru tükürdü.
Resûl-i Ekrem, bu çirkin harekete sadece şu bedduâ ile cevap verdi:
"Yâ Rab, ona bir itini musallat et."
Uteybe'ye yaptığı bu bedduâ da bir müddet sonra gerçekleşti. Yemen tarafında Havran denilen yerde arkadaşları arasında uyurken, bir arslan gelip kendisini parçaladı!
-----------------------------------------------------------------------
Ümmü Cemil, İslâm dâvâsının en şiddetli muhalifi ve düşmanı Ebû Leheb'in karısı idi. Kur'ân'ın tabiriyle "Cehennem oduncusu" bu kadın, İslâm daveti karşısında öylesine azmış, öylesine çılgına dönmüştü ki, Nebiyy-i Muhterem Efendimizin gidip geldiği yola, her gün bıkmadan usanmadan sert dikenli çalılar döküp saçıyor ve âdetâ bu davranışından zevk alıyordu.
Resûl-i Ekrem (a.s.m.), Safâ Tepesinde ilk olarak, Kureyş'e açıktan İlâhî davette bulunurken, kocası Ebû Leheb, Peygamberimize çıkışmış, hatta hakaret etmiş, "Helâk olasıca, bizi bunun için mi buraya çağırdın" demek küstahlığında bulunmuş ve Efendimize doğru, yerden kaldırdığı bir taşı savurmuştu. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak, Tebbet Sûresini inzal buyurmuştu. Sûre, Ebû Leheb ve karısının çirkin davranışlarını ve âkibetlerini mevzu ediyordu.
Bunu duyan Ümmü Cemil, artık yerinde duramaz oldu. Eline bir taş alarak Mescid-i Harama geldi. Peygamber Efendimiz, sadık dostu Hazret-i Ebû Bekir ile orada oturuyorlardı. Ümmü Cemil, Hazreti-i Ebû Bekir'i gördü fakat yanında oturan Kâinatın Efendisini fark edemedi, Hz. Ebû Bekir'e şöyle dedi:
"Ey Ebû Bekir! Arkadaşın nerede? Ben işittim ki, beni hicvetmiş. Ben görsem, bu taşı onun ağzına vuracağım" dedi.
Ebû Bekir'i gören göz, Kâinatın Efendisini göremiyor ve neticesiz geri dönüyordu.
------------------------------------------------------------------------
"Vallahi, secdede Muhammed'i görürsem, başını bu taşla ezeceğim!"
Ertesi gün, zor kaldırabileceği büyük bir taş alarak gitti. Resûl-i Ekrem secdedeydi. Taşı kaldırıp tam vuracakken, elleri yukarıda kaskatı kesildi. Tâ Kâinatın Efendisi namazını bitirip kalkıncaya kadar. Namaz bitince Ebû Cehil'in eli çözüldü
--------------------------------------------------------------------------
Ebû Cehil, yine bir gün,
"Vallahi, Muhammed'i secdede görürsem, boynuna basacak ve boynunu yerlere sürteceğim" diye yemin etti.
Tam o sırada Resûl-i Kibriya Efendimiz çıka geldi. İbn-i Abbas, durumu kendilerine arzedince, birden hiddetlendi ve kapıdan girmeyi dahi beklemeden, aceleyle duvardan aşıp Mescid-i Haram'ın içine girdi. Alâk Sûresini sonuna kadar okudu ve secdeye vardı.
Etrafta bulunanlar Ebû Cehil'e,
"Ey Ebû Cehil, işte Muhammed!" diye seslendiler.
Ebû Cehil'in Resûl-i Ekreme doğru ilerlemesiyle dönmesi bir oldu.
Seyredenler şaşkınlık içinde,
"Ne oldu, neden döndün?" diye sordular.
Ebû Cehil, onlardan daha şaşkın bir edâ içinde:
"Benim gördüğümü, siz görmüyor musunuz?" diye cevap verdi ve arkasından ilâve etti:
"Vallahi, onunla benim arama ateşten bir uçurum açıldı."
-------------------------------------------------------------------------
Resûl-i Ekrem, birgün Kâbe'de huşû içinde namazını edâ etmekte idi. Müşriklerden bir grub da Kâbe civarında toplanmış konuşuyorlardı. İçlerinde, Ebû Cehil de vardı. Ortaya fırlayarak topluluğa,
"Hanginiz gidip filancalarda bugün boğazlanan devenin işkembesini ve döl eşini olduğu gibi kanlı kanlı getirip, secdede iken onun üzerine koyar?" diye seslendi.
Gözü dönmüşlerden biri olan Ukbe bin Ebî Muayt, ortaya atıldı.
"Ben yaparım" dedi ve oradan ayrıldı. Az sonra, ruhu kararmış bu adam, elinde deve işkembesi ile Peygamber Efendimizin yanında göründü.
Resûl-i Ekrem, her şeyden habersiz, Cenâb-ı Hakkın huzurunda secdeye varmıştı.
Gözü dönmüş Ukbe, getirdiği deve işkembesini iki küreği arasına koydu. Ruh ve vicdanları şirkin karanlıklarına gömülü müşrikler manzarayı kahkahalarla seyrediyorlardı.
Muhterem babasının, müşriklerin bu âdice hareketine maruz kaldığını duyan Hazret-i Fâtıma, koşa koşa geldi. İşkembeyi tuttuğu gibi suratlarına çarparcasına müşrik gürûhuna doğru fırlattı.
Namazını bitiren Hazret-i Resûlullahın mübârek dudaklarından,
"Allah'ım, Kureyş'i sana havale ediyorum" cümlesi döküldü.
Bu cümlesini üç kere tekrarladı. Sonra da müşrik elebaşlarının isimlerini teker teker zikrederek, onları da sonsuz kudret sahibi Cenâb-ı Hakka havale etti.
------------------------------------------------------------------------
Resûl-i Ekrem Efendimize, müşriklerin yaptığı bir başka eziyet ve hakaret hâdisesini, Abdullah bin Amr Hazretleri şöyle anlatır:
"Birgün Kureyş'in ileri gelenleri, Hıcır denilen yerde toplanmışlardı. Ben de orada bulunuyordum. Kureyşliler Allah Resûlü hakkında konuşarak şöyle diyorlardı: 'Biz bu adamın işinde sabrettiğimiz kadar hiçbir şeye karşı sabır göstermedik. Bu adam, bizi akılsızlıkla ittiham etti. Babalarımıza, dedelerimize hakaret etti. Dinimizi ayıpladı, birliğimizi bozdu, putlarımıza dil uzattı. Onun yaptığı bunca şeylere biz sabrettik.'"
Kureyş, bunu konuşup dururken, birdenbire Allah Resûlü görünüverdi. Yürüyerek geldi. Hacerü'l-Esved'i öptü. Sonra Kâbe'yi tavaf etmek üzere yanlarından yürüyüp geçti. Bu sırada Kureyşliler kendilerine laf attılar. Allah Resûlü, son derece üzüldü. Üzüntüsünü, birdenbire değişen yüzünün renginden fark ettim.
"Allah Resûlü, üçüncü defa, Kureyşlilerin yanından geçerken yine aynı şekilde kendisine lafla sataştılar. Bunun üzerine Allah Resûlü, durdu ve onlara dönüp şöyle konuştu:
"Ey Kureyşliler! Sözlerimi duyuyor musunuz? Varlığım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, başınıza felâket gelecektir."
Nebiyy-i Ekremin bu hitabı, topluluk üzerinde derin bir tesir meydana getirdi. Hiçbiri yerinden kımıldamadı. Sonunda, daha önce onun hakkında en çok aleyhte konuşup; arkadaşlarını kışkırtanlar (başta Ebû Cehil) bile, en iyi sözlerle gönlünü almaya çalışarak şöyle dediler:
"'Yâ Ebe'l-Kâsım! Haydi selâmetle git. Vallahi, sen cahillerden, kendini bilmezlerden değilsin.'"
Allah Resûlü de uzaklaşıp gitti.
Ertesi gün, Kureyşliler, yine Hıcır denilen yerde toplandılar. Ben yine aralarında idim. Aynı şekilde Allah Resûlü hakkında ileri geri konuşuyorlar ve şöyle diyorlardı:
"'Muhammed'in size yaptıklarını ve Onun hakkında size verilen haberleri söyleyip duruyorsunuz. Fakat gelip karşınıza dikilerek, yüzünüze karşı kötü(!) şeyler söylediği zaman ona dokunmuyor ve serbest bırakıyorsunuz.'"
Onlar, böyle konuşup dururlarken, yine Resûlullah çıkageldi. Kureyşliler hemen oturdukları yerden fırlayarak etrafını sardılar. Onun, kendi taptıkları ve dinleri hakkında söyledikleri sözleri zikrederek, 'Hakkımızda şu şu sözleri söyleyen sen misin?' dediler."
Nebiyy-i Ekrem, cevaben,
'Evet, bunları söyleyen benim' dedi. Bunun üzerine hep birden Resûlullahın üzerine atıldılar. Biri onun yakasına yapıştı.
"Bu sırada biri koşarak Hz. Ebû Bekir'e durumu haber verdi. Hz. Ebû Bekir hemen Mescid-i Harama girdi. Gözyaşları arasında müşriklere,
'Allah belânızı versin "Rabbim Allah'tır" diyen bir zâtı öldürmek mi istiyorsunuz?' diye seslendi."
Bunu duyan Nebiyy-i Ekrem,
'Bırak onları ya Ebû Bekir! Varlığım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, ben onların hepsinin hakkından geleceğim' dedi.
Bu sözü işiten Kureyşliler korktular ve Resûlullahı bırakarak dağıldılar."
-------------------------------------------------------------------------
Resûl-i Kibriyâ Efendimize revâ görülen çirkin hareketler bunlarla da kalmıyordu.Yine birgün, Kâbe yanında namaz kılıyordu. Alnını yüce Yaratıcısının huzurunda yere koyar koymaz, serseri Ukbe bin Ebî Muayt, ridasını topladı ve boynuna doladı. Olanca gücüyle sıktı. Maksadı ona boğmaktı.
O arada Hazret-i Ebû Bekir yetişip Peygamber Efendimizi bu serserinin elinden kurtardı. Sonra da âdeta kâinata işittirmek istiyormuşçasına şu âyet-i kerimeyi okudu:
"Firavunun âilesinden, îmânını gizleyen mü'min bir kimse, 'Rabbim Allah'tır' dediği için mi bir adamı öldüreceksiniz?' dedi. 'Halbuki, o, Rabbinizden size mûcizelerle gelmiştir. Eğer yalancıysa yalanı kendi aleyhinedir. Fakat doğru söylüyorsa, size vaad ettiği azâbın bir kısmı olsun başınıza gelir. Muhakkak ki, Allah haddini aşan ve yalancılık eden kimseyi muvaffak etmez."'
-----------------------------------------------------------------------
Resûlullahı Öldürmeye Teşebbüs
İçlerinde Ebû Cehil ve Velid bin Muğîre'nin de bulunduğu Mahzumoğullarından bir topluluk, uzun uzun konuştuktan sonra Peygamber Efendimizin vücudunu ortadan kaldırmaya karar verdiler. Vazifeyi Velid bin Muğire yerine getirecekti.
Resûl-i Ekrem, namazda Kur'ân okumaya başladığı bir sırada, Velid yanına kadar sokuldu. Fakat, o da ne! Öldürmeye gittiği zâtın sesi var, okuduğu Kur'ân şirk kiriyle paslanmış kulağına geliyor, fakat gözü onu bir türlü göremiyordu.
Velid şaşkınlaştı. Telaşla arkadaşlarının yanına döndü ve durumu anlattı. Bu sefer hep beraber gittiler. Fakat, yine Efendimizi görmeye muvaffâk olamadılar. Çünkü, ileri gittiklerinde ses arkadan, arkaya doğru gittiklerinde ise ses ön taraftan geliyordu. Nihayet hayretler içinde kalıp dağıldılar.
Kâinata bir rahmet güneşi olarak doğan Peygamber Efendimiz, müşriklerin bu küstahça hareketleri karşısında evine döndü. Birazcık olsun üzüntüsünü yok etmek, sıkıntısını gidermek için örtüsüne büründü ve yattı.

İbni Sa'd, Tabakât: 1/199-200; Buharî, 3/171; Müslim, 1/133-135; Taberî, Tarih: 2/216 İbni Hişâm, Sîre, 1/287
İbni Hişâm, Sîre: 1/381-382; Kâdı İyaz, Şifâ: 1/684
İbni Hişâm, Sîre: 1/319-320; Kâdı İyaz, Şifâ: 1/688; Bediüzzaman Said Nursî, Mektûbat, s. 164
Kadı İyaz, Şifa: 1/690-691
Müslim, 5/180
İbni Hişâm, Sîre: 1/309-310; Taberî, Tarih: 2/223
Mü'min Sûresi, 28
------------------------------------------------------------------------
  Alıntı Yaparak CevaplaAlıntı Yaparak Cevapla
Eski 17-08-06, 03:02 #2
Muhammed Kürşat Muhammed Kürşat çevrimdışı
Varsayılan Cvp: Allah Rasulüne(SAV) Musibetler Karşısında Allah-üTeala'dan Gelen Yardımlar

Rabbim Yazandan ve Burada Paylaşıma Açıp Bize Okutturandan Razı Olsun Ellerine Sağlık
  Alıntı Yaparak CevaplaAlıntı Yaparak Cevapla
Eski 10-12-06, 23:05 #3
sabah yıldızı sabah yıldızı çevrimdışı
Varsayılan C: Allah Rasulüne(SAV) Musibetler Karşısında Allah-üTeala'dan Gelen Yardımlar

teşekkürler
  Alıntı Yaparak CevaplaAlıntı Yaparak Cevapla
Eski 11-12-06, 16:35 #4
reslfy reslfy çevrimdışı
Varsayılan C: Allah Rasulüne(SAV) Musibetler Karşısında Allah-üTeala'dan Gelen Yardımlar

Allah razı olsun neler çekmiş efendimiz dini yaymak için.
  Alıntı Yaparak CevaplaAlıntı Yaparak Cevapla
Eski 11-12-06, 20:17 #5
türkdoğan türkdoğan çevrimdışı
Varsayılan C: Allah Rasulüne(SAV) Musibetler Karşısında Allah-üTeala'dan Gelen Yardımlar

ALLAH C.C. razı olsun
  Alıntı Yaparak CevaplaAlıntı Yaparak Cevapla
Eski 05-12-17, 13:30 #6
MusTi MusTi çevrimdışı
Varsayılan C: Allah Rasulüne(SAV) Musibetler Karşısında Allah-üTeala'dan Gelen Yardımlar

Guzel Hikaye Elinize Saglik
  Alıntı Yaparak CevaplaAlıntı Yaparak Cevapla
Eski 08-11-24, 22:03 #7
Mütenahi Mütenahi çevrimiçi
Varsayılan C: Allah Rasulüne(SAV) Musibetler Karşısında Allah-üTeala'dan Gelen Yardımlar

Veciz, ibretlik kıssalar
  Alıntı Yaparak CevaplaAlıntı Yaparak Cevapla
Cevapla

Bu konunun kısa yolunu aşağıdaki sitelere ekleyebilirsiniz

Konu Araçları

Gönderme Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap yazamazsınız
Dosya gönderemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

BB code is Açık
Smiley Açık
[IMG] kodu Açık
HTML kodu Kapalı



Tüm saatler GMT +3. Şuan saat: 20:06
(Türkiye için artık GMT +3 seçilmelidir.)

 
5651 sayılı yasaya göre forumumuzdaki mesajlardan doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir. Şikayet Mailimiz. İçerik, Yer Sağlayıcı Bilgilerimiz.