View Single Post
Eski 12-12-20, 19:02
dbrovn dbrovn çevrimdışı
Varsayılan Kur’ân-ı Kerîm’i Öğrenmek ve Öğretmek En Büyük Zenginliktir

Şüphesiz işte bu Kur’ân, o kendisi en doğru olan (iman ve amel-i salih) yol(un)a ulaştırmaktadır ve sâlih ameller işlemekte bulunan o müminleri müjdelemektedir ki, (cennet gibi) pek büyük ve çok değerli bir mükâfat şüphesiz sadece onlara âittir.”[1]

Mevlâ Te‘âlâ bu âyet-i kerîmede Kur’ân-ı Kerîm’in en doğru ve en sağlam bir yola kavuşturduğunu haber vererek bizi, Kur’ân’ın gösterdiği yola davet etmektedir.”[2] Allah Te‘âlâ göndermiş olduğu kitaplarla tarih boyunca insanlara doğru yolu göstermiş, insanlar o kitaplara bağlı kalarak mükellef tutuldukları şeriata uygun hareket ettikleri müddetçe dünya hayatında da izzet sahibi olmuş ve küffara karşı galip gelmişlerdir. Buna mukabil ne zaman kendilerine tebliğde bulunan peygamberlerin tebliğinden ve sünnetinden ayrılmışlarsa hüsrana uğramış ve küfrün karşısında âciz bir duruma düşmüşlerdir.

Kur’ân-ı Kerîm’in insanları ulaştırdığı doğru yol, birkaç açıdan tefsir edilmiştir. Bu yola girmek ve bu yol üzere sabit kalmak en başta sahîh bir i’tikâd ile mümkün olabilmektedir. Konunun bir başka ciheti, ilim, ahlâk gibi insanî bütün meziyetleri kapsamaktadır. Kur’ân-ı Kerîm, inancın yanında ahlâk ve amel olarak da insanı en mükemmele götürür. Kur’ân-ı Kerîm’in hükümlerine riayet eden toplum, düzenli bir toplum olur ve her alanda ilerleme kaydeder. Aileden topluma, müesseselerden devletlere kadar bütün münasebet, Kur’ân-ı Kerîm’in hükümlerini tatbik etmekle sorunsuz bir münasebet olur; devletlerin riayetiyle beynelmilel dostluk ve selâmete de böylece erişilir.

Âyet-i kerîmede mü’minlerin vaat edilen müjde ve mükâfatlara nâil olabilmeleri için sâlih ameller işlemeleri gerektiği bildirilmektedir. Nakletmiş olduğumuz bu âyet-i kerîmeden önce Allah Te‘âlâ İsrailoğulları’nın bu durumunu bize örnek olarak göstermiş ve devamında da: “(O müminlere şu müjdeyi de vermektedir ki) âhirete inanmamakta olan o kimseler ise; gerçek ten Biz onlara (cehennem gibi) çok acı verici pek büyük bir azap hazırlamışızdır.”[3] âyet-i kerimesiyle aksi istikamette seyreden kimselerin akıbetleri haber verilmiştir.

“Biz Müslümanlar, atalarımız gibi bu davete icabet ederek en kuvvetli olacağımız yerde, bu davete icabetteki gevşekliğimiz yüzünden bugün dünyada âciz bir hâle düştük. Biz, herkese ışık tutup onları hayra sevk edeceğimiz yerde, onlar bizi şerre doğru çekmekte ve bizi mağlup etmektedirler. Öyleyse “Zararın neresinden dönersen kârdır” kabilinden en kısa zamanda hep beraber Kur’ân-ı Kerîm’e sarılarak bu zararımızı telâfi etmemiz lazımdır.”[4]

Kur’ân-ı Kerîm’in Ahkâmıyla Amel Konusunda Gayretli Olmalıyız
“(Kur’ân-ı Kerîm, dîni ve dünyevî birçok menfaat ve bereketlerle dolu) pek mübârek yüce bir kitaptır ki, o (insa)nlar onun âyetlerini iyice düşünsünler ve (nefsânî arzuların karışıklıklarından arınmış) hâlis akıllara sahip olanlar hakkıyla öğütlen(ip, gereğince amel et)sin diye onu sana indirdik!”[5]

Bu âyet-i celîlede Mevlâ Te‘âlâ Hazretleri, Kur’ân-ı Kerîm’in en büyük kitap olduğunu, dünya ve âhiret bereketlerinin içinde bulunduğunu beyan ederek bizi, bu kitabı öğrenip öğretmek vasıtasıyla kimseye muhtaç olmayacak şekilde ilerlemeye, maddî ve manevî en büyük bereket ve zenginliğe kavuşmaya teşvik etmektedir.

Ayrıca Mevlâ’mız, kulları âyetlerini çok ince düşünsünler ve akıl sahipleri onunla amel etsinler diye bu kitabı indirdiğini beyan ederek bizi Kur’ân-ı Kerîm hakkında çok ince düşünmeye ve âyetlerini anlamak, ahkâmıyla amel etmek hususunda son derece sa‘y-u gayrete çalışmaya sevk etmektedir.[6]

Dipnotlar
[1] İsrâ Sûresi:9
[2] Mahmud Efendi Hazretleri, Kur’ân-ı Kerîm’in Fazîletleri ve Okuma Âdâbı, s.6
[3] İsrâ Sûresi:10
[4] Mahmud Efendi Hazretleri, a.e. s.7
[5] Sâd Sûresi:29
[6] Mahmud Efendi Hazretleri, a.e. s.8

Kaynak İsmailağa Camisi Resmi İnternet Sitesi
  Alıntı Yaparak CevaplaAlıntı Yaparak Cevapla